15 Şubat 2016 Pazartesi

Bilgisayar: Üretim / Cep Telefonu: Tüketim

Bir ülkenin ne kadar tükettiği ve ne kadar üretim yaptığını ölçmenin bir çok yolu var. Makro ölçekteki analizlerle ve farklı finansal formüller kullanarak, ülkelerin tüketim/üretim dengeleri ölçülebiliyor ve ölçülen bu veriler de düzenli aralıklarla yayınlanarak, konunun uzmanları tarafından yorumlanıyor.

Benim bu gün üzerinde durmak istediğim konu ve rakamlar da tüketim/üretim dengesiyle alakalı olmasına rağmen, olaya farklı bir bakış açısından bakmaya çalışacağım.

International Data Corporation (IDC) 2015 yılında yayınladığı Türkiye'de kişisel bilgisayar satışı rakamları oldukça dikkat çekici, 2. çeyrekte 356 bin 740 adetlik satış yapılmış ve bu rakam yıllık kıyaslamada yüzde 41,6, bir önceki çeyreğe göre de yüzde 41,4 düşüş olduğunu gösteriyor. Dünya genelindeyse aynı dönemde bilgisayar satışlarındaki düşüş oranı yüzde on civarında belirlenmiş. Kişisel bilgisayar satışlarındaki düşüş nedenleri incelendiğinde döviz kurlarındaki değişim, politik ve siyasal belirsizlikler gibi makro düzeyde nedenler ortaya çıkıyor.



Bununla birlikte IDC'nin aynı dönemler için açıkladığı cep telefonu satış rakamları ise;  Toplam 336.5 milyon akıllı telefonun satıldığını ve geçen yılın aynı dönemiyle kıyaslandığında %16.7’lik bir büyümenin gerçekleştiğini göstermekte.

Kişisel bilgisayar satışlarında dünya ortalamasının oldukça üzerinde yaşanan bu gerilemeye rağmen, cep telefonu satışlarındaysa tüm makro düzeydeki etkilere rağmen iyi durumda görünüyoruz.

Bu verileri okurken konuya ülke dinamikleri özelinde bakmamız ve döviz kuru veya jeopolitik etkiler nedeniyle kişisel bilgisayar satışlarında %40'ın üzerinde düşüş yaşandığını söylememiz doğru olmayacaktır, bu düşüşün nedeni eğer gerçekten yukarıda belirtilen nedenler ise, bu durumda aynı düşüşün en azından belli miktar bir düşüşün Türkiye cep telefonu pazarında da yaşanması gerekirdi, fakat IDC'nin rakamları bunun aksini söylemektedir, cep telefonu satışlarında 2015'in ilk çeyreğinde artış yaşanmıştır.

Bu durumun nedenleri üzerine ahkam kesecek bir konumda olmadığım gibi, beni destekleyecek yeterli veriye de sahip değilim, fakat yine de bir çıkarsama yapabilecek kadar sektörün içerisindeyim. İşin özünün ülke olarak üretim/tüketim doğamızda yattığına inanıyorum.

Kısaca açıklamak gerekirse, kişisel bilgisayarlar doğru şekilde kullanıldıklarında, yeni milenyumun ihtihaçlarına uygun dijital içerikler üretmemizi ve yaymamızı sağlayan üretim araçlarıdır, bununla birlikte oluşturulan ve yayılan bu dijital içeriğin tüketim objeleri ise akıllı telefonlarımızdır.

Akıllı telefonumuza bir çok uygulama indirebilir, bu uygulamaları kullanarak hız ve akabinde zaman kazanabilir, sosyalleşebilir, kişisel tatmin yaşayabiliriz. Fakat bu cihazları kullanarak katma değer yaratamayız.

İş dünyası için de bu durum aynen geçerlidir, yine örneklerle açıklamak gerekirse, cep telefonumuz üzerinden klasik ofis programlarında formüller oluşturmamız kapsamlı hesaplamalara gitmemiz, elimizdeki içeriği güçlendirerek daha iyi bir duruma getirmemiz mümkün değildir, bununla birlikte sahada hız ve pratiklik kazandırmak, iletişim sorunlarını çözmek gibi işlere yarayabilir, yine de katma değerli bir yapı kurmamıza olanak tanımazlar ve iş ortamlarında verimliliği düşürdükleri gerçeğini de göz ardı edemeyiz.

Bu açıklamaların ışığında, kendimizi kişisel bilgisayarların modasının geçtiğine, trendleri takip ettiğimize, mobil cihazlar kullanmanın daha teknolojik olduğuna inandırmamız, sadece kendimizi kandırmak demektir. Maalesef dijital içerik üretiminde treni kaçırmak üzereyiz, bu devasa dijital ekosistemin de en hızlı ve sadık tüketenleri olduğumuz su götürmez bir gerçek.

Ve bu aşamada, bir sonraki jenerasyonun daha bilinçli olacağını ummaktan başka çaremiz yok gibi görünüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder