
Sosyal medya olarak tabir edilen, aslında gelişmiş networking sistemiyse, klasik ticaret modelinde tüketici olarak tabir edilen kesimin, hem üretici hem de tüketici olarak sistemin içerisinde yer almasını sağlamıştır, bu sayede web ekosistemi, geleneksel medyadan çok daha kolay bir şekilde kendi hedef kitle gruplarını oluşturabilmektedir.
Bu farklı yapı ise, yatırımcıların bir web projesini değerlendirirken, farklı kriterleri gözetmesine neden olmaktadır. Tüm webi dev bir örümcek tarafından örülmüş bir ağ olarak düşünün, bu dev örümceğin oluşturduğu devasa ağ içerisinde yer alan yüz binlerce hatta milyonlarca renkli minik örümcek tarafından oluşturulan farklı renklerde minik ağlar mevcuttur, yatırımcıların dikkat ettikleri unsursa, bu minik örümceklerin, ne kadar hızlı bir şekilde kendi ağlarını ördükleri, ve dev örümcek tarafından örülen ağın ne kadarını kendi renklerine boyayabildikleridir.
Bir diğer deyişle, yatırımcısını arayan bir sosyal medya projesinde gözetilen unsurların başında gelir modelinin kurulmuş ve çalışır halde olmasından ziyade, ağ içerisinde kaplayacağı potansiyel alanın genişliğine bakılmalıdır, kapladığı potansiyel alan ne kadar büyükse, ve büyüme eğilimi ne kadar fazlaysa, bu durumda gelir modeli alternatifleri de zaman içerisinde kendiliğinden oluşacak ve sürekli olarak gelişecektir.
Doğal olarak yatırımcılar hangi projeye giriş yapıyorlarsa yapsınlar gözetmeleri gereken ana kriter, yapılan yatırımın ne kadar sürede geri dönüş sağlayacağı, ve projenin hangi aşamada kendi yarattığı gelir düzeyiyle nakit akışı tablosunda artı vereceğinin gerçekçi bir projeksiyon ile tanımlanmış olmasıdır.
Fakat yukarıda açıklamış olduğum şekilde, sosyal medya uygulamalarında aslolan tüketiciyi işin bir parçası haline getirebilmektir, sürecin ilerleyen safhalarında gelir modeli testleri yapılmalı ve tüketiciyi sistemden uzaklaştırmayacak en doğru yaklaşımlar tespit edilerek proje gelir modeli de uygun formatta kurgulanmalıdır.